Sözlü Tarih: Lionel Messi'nin İlk Maçı


16 Ekim 2004 tarihi, Barcelona tarihi açısından yeni bir çağın açılmasıyla hatırlanacak. O gün uzun saçlı ve geniş kitlelerce tanınmayan ergen Lionel Messi, yerel derbide Espanyol'a karşı oyuna girerek, kariyerinde ilk kez sahaya çıkacaktı.

Messi, o zamanlar Espanyol'un evi olan Barcelona Olimpiyat Stadı'nda maçın skorunu belirleyen Deco'nun yerine, sadece yedi dakikalığına oyuna girmişti. Maçtaki etkisi ufaktı ama kulüp üstündeki etkisi çok büyük olacaktı.

Messi'nin kariyeri başlamadan önce --Barça 1899'da kurulmuş ve La Liga da 1929 yılında başlamıştı-- Bordo-Mavililer 16 kere lig şampiyonu olmuş, bir kez Şampiyonlar Ligi'ni kazanmış ve Kulüpler Dünya Kupası'nı hiç kazanamamıştı. O günden bugüne dek geçen sürede 10 lig şampiyonluğu, dört Ş. Ligi ve üç Kulüpler Dünya Kupası kazandılar. Bu arada Messi de altı kez dünyanın en iyi oyuncusu seçildi ve 600'den fazla gol attı.



Messi ilk maçına çıkmadan önce, Juventus ile Camp Nou'da oynanan hazırlık maçında dikkatleri üzerine çekmişti. Ancak sosyal medyanın henüz var olmadığı bir dünyada, beklentiler o kadar yüksek değildi. O zamanlar kaç kişi Messi'yi tanıyordu ki?

Miguel Angel Lotina (dönemin Espanyol teknik direktörü): 2004'te Espanyol'un başına geçtiğimde, yardımcım Tintin Marquez bana Messi'den bahsetmişti. İlk o zaman duymuştum. Bana onun çok, çok yetenekli bir oyuncu olduğunu, birebirde harika olduğunu anlatmıştı. Ayrıca da birçok gol atabildiğini.

O yaz kiralık olarak Espanyol'a getirmek istedik. Henüz İspanyol pasaportu yoktu ve Barça'nın AB harici yabancı kontenjanı da doluydu. Sonra biz anlaşma için zorlarken onu Joan Gamper Kupası'nın ikinci yarısında Juventus'a karşı oynattılar. Öyle iyi oynadı ki, pasaport için işlemleri hızlandırdılar ve takımdaki yeri de sağlamlaştı.


Carles Rexach (1966-1981 arası A takımda oynayan, Messi'nin o meşhur peçeteye imza atmasını sağlayan, Barcelona efsanesi): Messi adını ilk kez duyduğumda Arjantin'deydim ve 12 yaşında bir çocuktan bahsetmelerine şaşırmıştım. Başlarda 18 yaşında biri hakkında konuşuyorlar sanmıştım. Zaten oralarda olduğumdan, gidip bir bakabilirim diye düşündüm ve evet, elbette beni şaşırttı. Fiziksel olarak zayıftı ama nadir bulunacak bir yeteneği, özel bir içgüdüsü vardı.

Barcelona'da onunla sözleşme imzalama kararı aldığımızda hemen garsonun verdiği bir peçeteye imza attırdık, çünkü onun elden kaçmasına izin veremezdim. Babası durumun pek net olmadığını düşünüyordu ve gidebileceklerini söylemişti. Ben de o zaman derhal bunu yapmaya karar verdim.

Eusebio Sacristan (1988-1995 arası Barça oyuncusu, Rijkaard'ın yardımcılarından): Onu ilk ne zaman gördüğümü hatırlamıyorum ama onunla ilgili bir şeyler duymuştum ve A takımla antrenman yapmak için birkaç kez çağırılmıştı. En baştan cesaretine şaşırdığımızı hatırlıyorum. Sadece olağanüstü bir kaliteye sahip olması değil, ama onu kullanabilmesi ve antrenman sahasında ondan deneyimli oyuncular tarafından yönlendirilmemesi de dikkat çekiyordu. İnanılmaz bir rahatlıkla oynuyordu.

Maxi Rodriguez (Messi'nin hemşehrisi ve küçüklükten beri yakın arkadaşı olan Arjantinli futbolcu): Rosario'dayken onu hiç duymamıştım, kariyerinin başında bile. Barcelona şehrine geldiğimde Newells'ın genç takımından gelip Barça'da denemeye alınan çocuğu duymuştum. O zaman dikkatimi çekmeye başlamıştı; bana onun Rosario'dan geldiğini, çok iyi oynadığını ve Barça'da potansiyelini gösterdiğini anlatmışlardı.

Birkaç hafta sonra o zamanki menajeri Horacio Gaggioli, bizi Castelldefels'teki Arjantin lokantasında, La Pampa'da tanıştırdı. Otobanın yanındaki o mekanda güzel yemekler yerdik. Açıkçası o gün çok konuşmadık --ikimiz de o konuda iyi değildik-- ama zamanla daha iyi oldu aramız. Sene 2002'ydi, Espanyol'daki ilk yılımda. Messi çok ufaktı, beni Newells'tan hatırlıyor mu bilmiyordum.

Manel Exposito (2003-2005 arası Barça B oyuncusu): 2003'ün Kasım ayında Porto ile oynanan hazırlık maçı için çağırıldığımızda birkaç kez beraber antrenman yapmıştık. Onun potansiyelini anlamak için 15 dakika yetmişti. O seyahat boyunca çok az konuşmuştuk, çünkü o ekibin en genciydi. Geri dönüp bakınca, parlamak adına elimizdeki fırsatı anlıyorum; onun içinse bu tek ihtimaldi: Hayatının fırsatı, dünyayı şok edeceği an. İşte onun yolculuğunu izlemeye böyle başladık.

Bizi etkiledi çünkü bir çocuk gibi değil, bir adam gibi oynuyordu: Sahada iradesini gösteren ve utangaçlığı soyunma odasında bırakan biri. 16 yaşında bir çocuk için olağanüstü bir odaklanması vardı. En üst seviye için rekabet ediyordu, biz o kadar değildik. B takımından sonra üç seviye atladı ve o yıl A takıma yükseldiğinde şaşırmamıştık.





Horacio Gaggioli (Messi'nin ilk menajeri): Havaalanına gittiğim gibi babasını ve onu gördüm. Açıkçası Arjantin'deki meslektaşlarımın beni kandırdığını düşünmüştüm. Çocuk çok ufaktı, hayal edebileceğiniz en ince bacaklara sahipti. Bütün olan bitene, çektiğimiz o strese rağmen, uzun yolculuğun getirdiği yorgunluk ve jetlag'e rağmen Messi sonraki gün antrenman maçında Yıldız A ve Yıldız B arasındaki maçta oynadı. Onları bitirdi. Tarzı ve rakiplerin yarattığı sorunları çözmesiyle hepimizi hayran bıraktı.

Jorge Martin (Guardiola onu diyete sokmadan önce sıkça gittiği lokantanın, Las Cuartetas'ın sahibi): Messi buraya ailesiyle düzenli olarak gelirdi. Yemeklerimizden yerlerdi. Bazen iyi arkadaşı Pablo Zabaleta'yla da gelirlerdi. Onu ilk gördüğümde buraya Gaggioli getirmişti. "Çocuk çok iyi olacak" demişti, ama bu kadar iyi olacağını hiç düşünmemiştik.

Messi, Espanyol maçı için Ronaldinho, Deco, Henrik Larsson ve Samuel Eto'o'yu içeren kaliteli kadroya alınmıştı. Katalan derbisinde insanlar ondan ne bekliyordu?

Rexach: Onun futbol oynamak için doğduğu aşikardı ama ben dünyanın en iyisi olacağını hiç düşünmedim; ki bugün Leo, Barça tarihinin en önemli oyuncusu.

Sacristan: Rijkaard herhangi bir aciliyet veya ağır yük duygusu olmadan işleri sorunsuzca halletti. O akşam soyunma odasında Messi'nin heyecanla karşılandığını ve tüm takım tarafından desteklendiğini hatırlıyorum -- özellikle Ronaldinho, evet, çünkü onda özel bir şeyler olduğunu biliyordu ve onunla sahada çok iyi anlaşıyordu. Messi saha dışında çok utangaçtı ama sahaya çıktığında bunu üzerinden atıyordu.

Messi o akşam çok oynamadı, 1-0 kazanıyorduk ve Deco'nun yerine girmesi normaldi; birkaç dakika içinde kenarda karar verdik, çünkü devre arasında bunu konuşmamıştık. Daha o zamandan "Vay anasını, idmanda ne yapıyorsa, maçta da aynısını kolaylıkla yapıyor" izlenimini bırakmıştı. Hiçbir şeyin onun için çok zor olmadığını fark etmiştik.

Rodriguez: İlk maçını hatırlıyorum; Newell's Old Boys'tan iki oyuncu, La Liga'nın önemli maçlarından birinde sahada karşı karşıya geliyor, düşünsenize.

Alex Garcia (Messi'nin altyapı hocalarından): Messi ve spor tarihindeki en iyi bazı oyuncuların bir araya gelmesi için yıldızlar aynı hizaya gelmişti. Espanyol'a karşı oynadığı o maçı izlediğimde çok heyecanlanmıştım: İşte altyapının amacı bu, Barça'ya katılan çocuklardan hocaların istediği bu. Elbette hepsi bu noktaya gelemez, ama bunu gerçekleştiren de, herkes adına kazanmış gibi olur.

Martin: Messi ilk maçı oynadığı hafta Las Cuartetas'a gelmişti, Arjantin bifteği yemişti ama favorisi bir çeşit şnitzeldi. Çok sevmişti. Zamanla iyi bir ilişkimiz oldu, her zaman saygılı ve mesafeliydi. Bize o gün giydiği gibi bir 30 numaralı formasını imzalayıp hediye etmişti. Biz de onu Zabaleta, Maxi Rodriguez, Javier Saviola ve Mauricio Pochettino'nun formalarının yanına astık...

30 numaralı formasıyla, son on dakikada oyuna girmiş ve sağ kenarda yerini almıştı. Frank Rijkaard onu oyuna aldığında sadece 17 yaş, 3 ay ve 22 günlüktü. O gün oyuna girmesini sağlayan neydi?

Lotina: Birkaç dakika izleseniz bile, onun farklı bir oyuncu olduğunu anlayabilirdiniz. Ama dürüst olmak gerekirse, şu anda gördüğümüz oyuncu hâline geleceğini düşünemezdiniz. Bu oyunda yaptıklarını yapmak kolay değil. Tüm beklentileri aştığını düşünüyorum.

Rexach: İlk maçı, gelişim için yeni bir adımdı. Bu düşünülmeyecek bir şey değildi fakat o beklediğimiz her şeyi başardı ve ötesine de geçti. Sonrakileri getirecek olan süreçte bir ilk adımdı.



Sacristan: "17 yaşında bir çocuğu oynattık. Harika. Önünde uzun bir kariyer olacak, yavaş yavaş gidelim." O zamanki bakışın özeti buydu. Tam olarak bu kelimelerle olmayabilir ama böyleydi.

Ondan beklenenleri başardı mı? Hiç şüphe yok.

Rodriguez: Yapabildikleri ve doğal yeteneği beni çok etkilemişti. Rakibine o kadar normal bakıyordu ki, aklınız yaşına takılıyordu. Messi rakibinden hiç korkmazdı. Bir oğlan çocuğu olmasına karşın hızlı ve güçlüydü. Rijkaard'ın onu kadroya çağırdığını duymamıştım. Bizim takımda bir sürü şey oluyordu. Messi'de o zaman dikkatinizi çeken şey şimdi de sabit: Her şeyi çok kolay gösteriyor. Şimdilerde sık sık görüşürüz ama maçtan sonra sadece selamlaşmıştık.

Exposito: Önceki pazar günü Huesca ile Mini'de bir yedekler maçı yapılmıştı ve çağırılması beni şaşırtmadı. Maçı televizyondan izliyorduk, Deco'nun yerine girince çıldırdık. Hava topu mücadelesinde Kameni'yi neredeyse alt ediyordu, çizgideki pozisyonda Alberto Lopo'yu hiçbir şey olmamış gibi geçmişti.

Benim asıl dikkatimi çeken şey, Iniesta ile olan olağanüstü uyumuydu -- o zaman birbirlerini neredeyse hiç tanımıyorlardı.

Alex Garcia: Messi'nin başardıkları çok özel, olanaksız; daha o zamandan diğer herkese göre daha farklı oynadığını fark etmiştik. Boyu posu olmamasına rağmen özgüveni çok fazla ve maçın içindeki sorunları çözme açısından kendine has yolları var. Bu yüzden skor 1-0 olmasına karşın o maçta, fırsatını bulursa savunmacısını alt edeceğini biliyordum -- ki etti.

Gaggioli: Maçtan sonra Barcelona limanındaki La Barca del Salamanca'ya gittik. Başka bazı Arjantin lokantalarına gittik: merkezdeki El Laurel, Las Cuartetas. İlk kutlamamız, hatırladığım kadarıyla, ben, o ve babası arasında geçmişti.

Maçtan iki saat sonra telefonum çaldı. Espanyollular arıyordu. Bana Messi'nin AB oyuncusu statüsünde olduğunun farkında olup olmadığımızı sordular, ona göre uluslararası kurallara göre oynaması yasak olan oyuncuyu sahaya sürmekle suçlayacaklarını söylediler. O zamanlar bir takımda sadece üç yabancı oynayabiliyordu ve Messi ile dört oluyordu. Onlara Messi imza attığında 13 yaşında olduğunu ve altyapı sistemine dahil sayıldığını söyledik. Eğer 14 yaşında gelse, yabancı oyuncu sayılacaktı.

Tabii üç puan istediler. Olay daha çok büyümedi ama böyle bir şey oldu işte. Tüm açıklamalara rağmen Espanyol şikayetçi oldu, ama geri çevrildi. Sonra bu konuyu deşen başka bir yönetici, şimdi La Liga başkanı olan Javier Tebas oldu. O zaman bazı takımlara danışmanlık yapıyordu.



Bir yıldızın doğmakta olduğu evrensel açıdan kabul edilmiş miydi?

Sacristan: Benim açımdan hayal edilebileceğin de ötesine geçti, çünkü bu yaptıklarını tahmin etmek neredeyse imkansızdı. Leo gün geçtikçe, yıllar geçtikçe daha iyi oldu çünkü o zaman, 15 yıl boyunca olağanüstü bir düzenle sürdürdüğü bu mükemmelliği sürdüreceğini bile düşünmüyorsunuz.

Kendisini bu kadar uzun süre diğerlerinden yukarıda tutan başka bir üst düzey sporcu olduğunu sanmıyorum. Onun gibisi yok.

Rodriguez: Maçtan sonra şehirde Messi haricinde bir şey konuşulmuyordu. Barça taraftarları mutluydu; ona sahip oldukları için gurur duyuyorlardı. Her şeyi doğallıkla yapıyordu. Birkaç dakikalığına yüzyüze gelmiş olsa bile, sol bekimiz David Garcia'ya karşı nasıl oynayacağını biliyordu. Lopo ve Soldevilla da onu yakından görmüştü.

Messi'nin 15 yıldır La Liga'da başardıkları muazzam. Gollerin ve asistlerin ötesinde kendisini en büyükler arasına yazdırdı. Lionel'in her şeyi futbol ve ilk günden bu yana bize gösterdiği rekabetçiliğin her zaman hakkını vermeliyiz.

Gaggioli: Hepimiz Messi'nin harika bir oyuncu olacağını görüyorduk; ancak zaman geçtikçe, onun tüm beklentileri arkada bıraktığını fark ettik. O bir canavar, o kendine has bir oyuncu. Beş Ballon d'Or kazandı ve olağanüstü güvenilir bir konumda. Diğer tüm oyuncuları kendi seviyesine çıkmak için motive ediyor.

Rexach onu Barcelona'ya gerçekten isteyen tek kişiydi ve onunla anlaşma imzalamak için savaştı. Ve bakın şimdi Messi nerede.



(Yazının orijinali için şuradan.)

Yorumlar

  1. Bak şerefsiz evladıyım ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder