"En Çok Korktuğumuz Maç" -- Jordan Döneminde Bulls'un En Çok Zorlandığı Anlar



1998 DOĞU KONFERANSI FİNALLERİ 7. maçından önce Indiana Pacers oyuncuları, misafir takım soyunma odasında otururken, koçluğunun ilk sezonundaki Larry Bird onlara seslenmek için odanın ortasına doğru geldi.

Bird bu tip konuşmalarda pek iyi değildi. Pacers idmanları ve kaset izleme seanslarını bitirmişti. Geriye kalan tek şey, bunları uygulamaya dökmekti.

Bird odaya şöyle bir baktı. "X ve O'ları unutun" dedi. "Çıkın ve onları yenin."

"Birbirimize baktık ve 'Vay be!' dedik" diye hatırlıyor o zamanın yedek uzunu Antonio Davis.

"Yerimizden 'İşte bu!' diye sıçradık" diyor o dönemin yedek skoreri Jalen Rose. "İşte Larry Legend!"

Pacers'ın liderleri --Bird, Reggie Miller ve Mark Jackson-- 6. maçta evlerinde onları yenip, hanedan dönemindeki sadece ikinci 7. maça zorladıktan sonraki 48 saat içinde sakin kalmayı planlamıştı. (İlkini kazanmışlardı -- 1992 Playoffları 2. turunda New York'u 29 sayıyla yenmişlerdi.) Miller ve Jackson takım arkadaşlarına şöyle dedi: 7. maç diye özel bir hazırlık yapmayın. Biz zaten hazırız.

"Bunları duymak benim için önemliydi" diyor Antonio Davis, "çünkü deli gibi korkuyordum."

7. maçtan evvel takımlar on kere toplantı yapmışlardı.

"Zamanımızın geldiğini hissetmiştik" diyor Indiana'nın ilk 5 pivotu Dale Davis.

Yine de Pacers, belirli bir durumdan kaçınmayı hedeflemişti: Chicago'da oynanacak 7. maç. Hazırlık kampının ilk gününde Bird'ün şu hedefi koyduğunu oyuncular hatırlıyor: Evsahibi avantajını elde edin. "Deplasmanda oynanacak 7. maçın zor geçeceğini hissetmişti" diyor o dönemin ilk 5 forveti Chris Mullin.

Daha yakın bir pişmanlık kaynağı: 5. maçta yenilerek 6. maçta içerde seriyi alma fırsatını kaçırmak. Pacers 3 ve 4. maçları kazanıp seride beraberliği yakalamıştı. 4. maçta Miller'ın 0.7 kala bulduğu ikonik isabet bunu sağlamıştı. Zamanlamayı hissetmişlerdi.

"5. maçı düşünmeden 7. maç hakkında konuşamam" diyor Indiana'nın etkili yedeklerinden Travis Best. "Moda girmiştik. Kazanacağımı hissetmiştik."

4. maçta çıkan bir kavga sırasında bençten sahaya girdiği için bir maç ceza alan Rose'un yokluğu onlar için iyi olmamıştı. Rose 3 ve 4. maçlarda toplam 23 sayı atmıştı.

"Mevzudan 25 metre uzaktaydım" diyerek yakınıyor Rose. 5. maçı Chicago'da bir otel odasında, tek başına ıstakoz yiyerek izlemiş.

Yine de 7. maç için sahaya çıkarken Pacers'ın aklında Michael Jordan ve Bulls'un hakimiyetini sona erdirmek vardı.

"Serilerini bitireceğimize emindik" diyor Jackson. "Her yaptıklarına bir karşılığımız vardı."




6. MAÇTAN SONRA Bulls soyunma odasında Jordan'ın arkadaşlarına şöyle konuştuğunu hatırlıyor Randy Brown: "Yolda bir tümsek! Sadece yolda bir tümsek!"

Bu cesaret gösterisi bir kenara, Bulls tehlikeli sularda yüzdüğünü fark etmişti. "Korktuğumuzu söyleyemem" diyor yedek pivot Bill Wennington, "ama bizi anladıklarını biliyordum."

"Kendimize güveniyorduk" diyor Brown, "ama duygusal olarak çökmüştük."

7. maçtan önceki gün yapılan idmanda Phil Jackson, savunmasızlıkta güç bulmalarını oyuncularına öğütlemişti. "Önemli olanın yenilmemekten korkmamak olduğunu söylemişti" diyor yedek guard Steve Kerr. "Yenilebileceğiniz fikrini benimseyin. Bununla yüzleşin. Ama o arada Michael lafa dalıp 'Siktir et Phil. Yenilmeyeceğiz' dedi. Ellerimizi ortada birleştirip '1-2-3, Bulls!' dedik ve evlere dağıldık."

Jordan 7. maçı kazanacaklarını şimdiden medyaya söylemişti. En büyük koz oydu. "MJ bizde ve ondan kimsede yok" diyor yedek oyuncu Jud Buechler.

Kerr yedinci maç için salona Buechler'la beraber gelmişti; sık sık bir araya gelir ve her konuda sohbet ederlerdi. İlk 15 dakika sessizce oturdular. Kerr ona bir yenilginin iki şampiyonluğu silemeyeceğine dair güvence verip gerilimli ortamı bozdu. Buechler karşı çıktı: "Böyle bitemez!"

"Stevie'ye Michael'ın son maçının bir konferans finali yenilgisi olamayacağını söyledim" diyor Buechler. "Bunun tek bir yolu var."

Maçtan dakikalar önce sessizlik hakimdi. "Kaybetme düşüncesi soyunma odasına hiç girmedi" diyor Toni Kukoc. "O gün normalden sessizdi içerisi. Herkes kendi içine kapanmış, maçta neler olabileceğini kafasında evirip çeviriyordu."



RIK SMITS VE DALE DAVIS'in Toni Kukoc'u ezmesiyle Pacers maça 20-7'lik hızlı bir giriş yaptı.

Pacers hücumu normalde Mark Jackson'ın post-up oyunlarına dayanırdı ama Bulls, ilk maçtan itibaren savunmada Pippen'ı ona vererek bu silahı yok etti. Jackson ilk iki maçta 14 top kaybı yaptı.

"Scottie saha boyunca adeta Mark'ı dövdü" diyor Mullin. "O zamanlar bu mümkündü. 7. maç Amerikan dövüşü gibi geçti."

Davis ve Smits iyi başlamıştı ve --Bird'ün savunma koordinatörü Dick Harter önderliğinde lig beşincisi olan-- Pacers savunması da aman vermiyordu. Jordan 1/5 ile başlamıştı, tek isabeti seken bir topu tamamlayaraktı.

Miller savunmada Jordan'da başladı çünkü başka seçenekleri yoktu. Miller savaştı, post'ta Jordan'ı itmeye çalıştı. (Miller bu konuda yorum vermek istemedi.)

Chicago'nun çok yönlülüğü Jordan'a savunmada dinlenme imkanı veriyordu. Ron Harper, Miller'ı kovalıyor ve Jordan'a Mullin'i bırakıyordu -- kendisi 35 yaşındaydı ve kariyerinin en düşük sayı ortalamalı sezonunu geçiriyordu. Seri ilerledikçe dakikaları Derrick Mckey ve Jalen Rose'a kaydı.

Phil Jackson ilk çeyreğin bitimine 7.45 kala mola aldı, Indiana 14-5 öndeydi.

"Phil'in erken mola alması, 'Pekala, takımın yardımıma ihtiyacı var' demekti" diyordu maçı NBC için Bob Costas ile birlikte anlatan Doug Collins.

Pacers fark etti. "Onları başları önde kenara giderken görünce gaza geliyorsunuz" diyor Rose. "Genç bir oyuncu olarak ilk düşünceniz 'Onları yeneceğiz' oluyor."

Chicago moladan sayıyla dönüyor ama ardından Pacers yine Davis-Kukoc eşleşmesi üstünden sayı üretiyor. Pippen ikili sıkıştırmaya gelince Jackson'a giden top üçlük isabetine dönüşüyor.

Bulls onun şut atmasına izin veriyordu. İlk altı maçta çizginin dışından 7/15 atmıştı -- Chicago'yu endişelendirecek bir rakam değil. Bir ya da iki ekstra Jackson isabeti, bu kritik maça şekil verebilirdi.

Bir Dale Davis isabeti daha ve bir Jackson serbest atışı skoru 20-7 yaptı. "Bu kez hakikaten Chicago'nun durdurulabileceğine dair bir his vardı" diye hatırlıyor Costas. "O zaman maçlar şimdiki gibi 120-116 falan bitmiyordu. 85-80 civarı olurlardı. Hesabı siz yapın. 20-7 geri dönmesi zor bir skordu."

Costas, Jordan ne zaman faul çizgisine gelse flaşların patladığını hatırlıyor --  taraftarlar onun son maçı olabileceğini düşünerek fotoğraf çekiyorlardı. "Tansiyonu hissedebilirdiniz" diyor Collins. "Taraftarlar Pacers'ın kazanabileceğini düşünüyordu."

Pacers, Bulls'taki kaygıyı hissediyordu.

"Ne zaman baskı hissettiler?" diyor, yaz aylarında ameliyatına sebep olmasına rağmen ara sıra Jordan'ı savunan McKey. "Önde olmak bizi şaşırtmamıştı."

Oyuncuları, Bird'ün erkenden öne geçmenin ehemmiyetinden bahsettiğini hatırlıyor. Yerine getirilmişti.

"Darda olan biz değildik" diyor Best. "Onlardı."

Bird ve tecrübeli oyuncular herhangi bir gevşemeye razı değildi. Gelmiş-geçmiş en iyi oyuncunun geri dönmek için 40 dakikası vardı. "Rakibin ne kadar tehlikeli olduğunu biliyorduk" diyor Mark Jackson.

Bulls onların hazır olmasını bekliyordu, ama 13 sayılık fark onları ürkütmüştü.

"Şok vardı" diyor yedek oyunculardan Scott Burrell, "ama panik yoktu."

Ellerinde zamanları, Jordan'ları ve ligin en iyi savunması olduğunu biliyorlardı -- tabii bunları Pacers da biliyordu.

"Takımların geri geleceği beklentisi vardır ve bu beklenti --bunun psikolojisi-- sizi kendinize getirir" diyor dönemin Bulls asistanı Bill Cartwright. "Indiana 'Neden geri dönmeliler?' diye hissetmiş olmalı. Ama şimdi artık böyle değil."

"Erkenden öne geçmek nasıldır, bilirsiniz" diyor Mullin. "13 sayı geride olmaktan daha kötü tek şey, 13 sayı önde olmaktır."




MILLER VE JORDAN ikinci çeyreğe kenarda başladılar. Pacers o dakikalarda önde olmaya devam etti; Best x faktör oldu, kritik anlarda genelde Jackson yerine o oynadı. Miller ilk 4.38'de dinlendi. Onun yokluğunda Indiana sayı bulamadı. Dennis Rodman'ın pivot, Pippen'ın da her iki forvet pozisyonunda süre aldığı bu melez 5, onları boğdu.

Best her pası Chicagolu oyunculara attı. Rodman, Antonio Davis'in post-up'larını durdurdu. Top kayıplarının arasında Indiana son saniyelere kadar süren kabız hücumlar üretti.

Çeyrek bitimine 9.32 kala Jordan, Pippen'ın yerine girdi. Buechler da onunla birlikte. Buechler ilk 6 maçta sadece 9 dakika 25 saniye oynamıştı, çoğu da maç koptuktan sonraydı. Maçtan önceki gün, Jackson ona hazır olmasını söylemişti.

6. maçta sadece sekiz Bulls oyuncusu süre almıştı. 7. maçta bu dokuza çıktı ama takımın şutundan ve hızından taviz vermeden. Oyuncular, devasa Pacers karşısında daha hareketli bir kadro istediğini söylüyor. O yüzden Wennington yerine Buechler tercihi.

Buechler yüksek bir enerjiyle savunma yapıp Smits'ten daha fazla ribaundla --5-- maçı bitirdi.

Jordan serbest atış sonrası kendi ribaundunu alıp çabucak sayıyı bulduğunda, Chicago 31-30 öne geçti. Jordan ikinci kez seken topu tamamlamıştı ve bu da Bulls'un tam dokuzuncu hücum ribaunduydu.

Hem Antonio Davis'in hem de Smits'in üçer faulü vardı. Indiana, Smits'in o kadar uzun süre sayı bulamamasını telafi edemiyordu.

"Hiç ritm bulamadım" diyor Smits.

Indiana kaçırdıkça Chicago bastırdı: Kerr iki tane yarı-geçiş hücumunda üçlük soktu. Onun Harper yerine oyuna girmesiyle Jordan da Miller'ı aldı ve onun elini-kolunu bağladı. Miller yedi dakika boyunca isabet bulamadı. Chicago'nun farkı çift haneli sayılara doğru yaklaştırmasıyla kalabalık da hareketlenmeye başlamıştı.

"Hiç aklımdan çıkmayacak olan şey, gürültünün birbirimizi duyamayacak kadar fazla olmasıydı" diyor Dale Davis. "İletişim kuramıyorduk. Öyle oynuyorduk. Çok ses vardı."

Devreye 54 saniye kala iki tane ikinci şans basketiyle Bulls 46-39 öne fırladı.

İlki, sonra geriye dönüp bakıldığında önemi anlaşılan şans anlarından biriydi. 1.47 kala Pippen bir üçlük kaçırdı. Boyalı alanın köşesinde duran Jackson'a gelmeden önce top çemberde sekti. Jackson'ın kendi yarı sahasına bakıyordu. Etrafında döndü. Bunu Buechler'a doğru yaptığından habersizdi. Buechler muhtemel bir ribaund karmaşasına hamle yapmak için oradaydı.

Jackson döndüğünde sol omzu Buechler'ın karnına çarptı. Jackson dengesiyle birlikte topu da kaybetti. Daha kötüsü de oldu: Topu faul çizgisinin oralarda duran Rodman'a doğru fırlattı. O da bomboş şekilde turnikeyi bıraktı.

Şans mıydı? Buechler'ın enerjisi şansı mı yaratmıştı? "Bazen iş topun düzgünce sekmesine kalır" diyor Jackson.

Pacers bocalayınca Miller onları kurtardı. Arka arkaya iki üçlükle 40 saniye kala skoru 46-45'e getirdi. İlkinde Burrell ile karşı karşıyaydı, topu diğer tarafa çekerken eli yüzüne çarptı; Burrell geriye doğru savrulunca o da boş üçlüğü yolladı.

"Dirseğini savurdu" diyor Burrell. "Buna herkes faul çalardı."

Pacers, Miller'ın zamanlama açısından önemli ufak serileriyle ayakta kalıyordu.

"8 veya 10 sayı geri düştüğümüzde birçok kez Reggie'ye baktım, yüzünde 'Hadi birkaç isabet bulalım' diyen bir ifade vardı" diyor Antonio Davis. "Ona güvenirdim. Böyle anlarda Reggie'ye bakardık. O bizim Jordan'ımızdı."

Miller'ın ikinci üçlüğünden sonra Jordan tüm sahayı kat edip Burrell'i buldu ve o da turnikeyle devreyi kapadı: 48-45, Bulls.

"O turnike aklımda kalmıştır" diyor Costas. "Bu sayede Bulls içeri çok az daha fazla avantajla girdi."

Pacers iyi hissediyordu. Devre arasında soyunma odasında Mark Jackson, takım arkadaşlarına şunu söyledi: "Maçı kazanacağız."




PHIL JACKSON bu maçta power forvet mevkiine Kukoc'u koymuştu. Böylece Rodman bir 6. adam gibi yüksek dakikalarla kenardan gelecekti.

6 ve 7. maçların arasında Jackson, eğer Dale Davis, Kukoc'u ezerse, Kukoc'u geri çekebileceğini belirtmişti. İlk çeyrekte Dale Davis bayram etti, ama Jackson kararını değiştirmedi.

Hesaplaşma vakti gelmişti. Kukoc üçü üçlük olmak üzere üst üste 5 şut soktu ve böylece çeyrek bitimine 2.17 kala  Bulls 69-61 öne geçti. Bu belki de Kukoc'un Bulls'taki en önemli katkısıydı.

"Kukoc'un o şutları çok hayatiydi" diyor Best.

"Uzunlarımızı dışarı çekti" diye ekliyor McKey.

Indiana hâlâ Chicago potasına yüklenemiyordu. Pippen en ahtapot hâlindeydi. Penetresini kesene kadar Jackson'a baskı yapıyordu, sonra da Smits'e gelen pasları engellemek için içeri gömülüyordu. İçeriye doğru denenen her pas ayrı maceraydı. Bazıları hiç geçmedi bile.

Pippen, Jackson'ın Miller'a şut için hazırladığı noktaları kararttı. Jackson, Miller'ı her bulduğunda Pippen, Jackson'ı engelliyor ve Miller'ı görmesini engelliyordu.

"Bizim takımın savunması, hücumundan daha iyiydi "diyor Cartwright.

Indiana koçları, Jackson'ın rahat nefes alması için Dale Davis'in Pippen'a blind screen yapması hakkında konuştular.

"Tarihte kimsenin beni Scottie Pippen'ın savunduğu gibi savunamayacağını düşünüyorum" diyor Jackson. "Eğer o baskıyı uygulamasa kazanamazlardı. Pippen'ı bana vermeleri Phil'in dehasının ürünü."

"O eşleşme bize seriyi getirdi" diyor Brown.

Üçüncü çeyrekte Pacers faul çizgisinden 6/11 attı; sezon boyunca yüzde 46.5 ile atan Dale Davis, o gün 2/6'da kaldı. Tüm takım, son çeyrek öncesi 17/28 idi. Davis maçı 3/10 ile bitirdi.

"Kendinizi itekliyorsunuz" diyor Davis, "ama yapabilecek bir şey yok."

(Bulls da 24/41 ile serbest atış kullanmıştı.)

Sekiz sayı geride olan Indiana, daha fazla geri düşemezdi.

"Kendi kendinize 'Siktir, yandık' diyorsunuz" diyor Mullin. "Ama panik havası yoktu. Yalnızca birkaç kez sayı bulup onları durdurmamıza bakardı."

Best'ten bir turnike ve Dale Davis'ten (dört denemede) iki serbest atış, çeyrek sonunda skoru 69-65'e getirdi. Jordan son çeyreğe kenarda başladı. "Avantajı ele geçirmeliydik" diyor Best.




JALEN ROSE'UN ARKA ARKAYA bulduğu sayılarla 4-0'lık bireysel serisi ve Smits'in basket-faulüyle Indiana 72-69 öne geçti.

Jordan'ın yokluğunda Chicago hücumu paramparça olmuştu. Döndüğünde üst üste üç şut kaçırdı --  toplada altı şuttur isabet bulamıyordu.

O altıncı kaçan şutta Smits'ten kurtulan Longley, topu Jordan'a doğru çelmeyi başarmıştı. O da topu alıp sayıyı yaptı ve 6 buçuk dakika sonra Chicago'nun ilk sayılarını bulmuş oldu -- skor 72-71 olmuştu.

"O takıma ikinci şans vermemeniz lazım" diyor Best.

Dönüşte Smits bir basket-faul daha buldu. Smits çizgiye giderken Bird, Rose'u McKey ile değiştirdi --  hücum yerine savunma. "Hoşuma gitmemişti" diyor Rose. Bir daha oyuna hiç girmedi.

O anda Indiana, bitime 6.40 kala 77-74 öne geçmişti -- birçok Indiana oyuncusu ve teknik görevlisinin 22 yıl sonra dahi gözlerini kapayıp en ince ayrıntısına kadar tanımlayabileceği anlar.

McKey, Jordan'ın topuna elini soktu. Top ortada kaldı. Smits ve Jordan aynı anda yakaladı; hakemler Indiana bençi önünde hava atışı çaldılar.

Smits 2.24'tü -- Jordan'dan 26 cm uzun. Topa dokunacak ve Pacers'ın farkı 5 veya 6'ya yükseltme şansı doğacaktı.

Ama Smits yıllardır ayağından dertliydi. Dikine sıçraması pek kalmamıştı. "O topu alamayacağımızı biliyordum" diyor, Smits'in yedeği olan Antonio Davis.

Oyuncular pozisyon alırken Pacers'ın cesareti kırılmıştı. Smits bençe döndü, bir konuda şaşkındı. Smits'in sağındaki McKey kenarda bir şey işaret etti. Mark Jackson kenara seslendi, şimdi hatırlamadığı bir şeyler için bağırıyordu. Koçlar mola almayı tartışıyordu.

NBC kameraları Antonio Davis'te odaklanmıştı. Kaşları çatıktı. Hava atışından biraz önce Davis kenara döndü -- talimatlar için baktığını söylüyor. Çok geçti.

Jordan hafifçe öne doğru zıpladı, sol kolu Smits'in sağ koluyla çarpıştı. Smits önce topa dokunan taraftı ama yön veremedi. Top Pippen'a sekti.

Bulls hücuma çıktı ve Jordan şutu kaçırdı. Longley ve Smits top çeldi. Bir kez daha top Pippen'da kaldı.

Kaos vardı. Best içgüdüsel bir şekilde sol tarafındaki Jordan'a doğru koştu. Aslında adamı o değildi ama kendisi Michael Jordan'dı ve kurallara uymanın vakti değildi. Best oraya vardığında McKey'i yanında buldu. Bunun ne anlama geldiğini biliyordu.

"Olamaz, biri boşta" dedi Best kendi kendine. "Ve bu ya Kerr, ya da Kukoc'tu."

Kerr'dü. Pippen onu buldu. Kerr üçlüğü soktu, skor eşitlendi.

"Dönüm noktası buydu" diyor kenarda korkulu gözlerle olan biteni izleyen Pacers oyuncusu Fred Hoiberg. "Kerr o şutu soktuğunda salon infilak etti."

Kerr, bu pozisyonu Miller'la sıkça tartıştığını söylüyor. "Bu muhtemelen tüm serideki en boş şutumdu" diyor Kerr.

Smits hava atışını hatırlamıyor. "Kaybettik" diyor Smits, "ve her şeyi boşverdim."




BEST, KERR'E HÜCUM FAUL YAPTIĞINDA hâlâ daha bitime 5.19 vardı. Bird onu kenara çağırıp Jackson'ı oyuna aldı.

"Bu benim için hâlen bir kabustur" diyor Best. "Sonra şans bulamadım. Ve Mark için tekrar oyuna girmek -- onun için zordu."

Chicago işi bitirmek için hareketlendi: Smits'i hedef alan Jordan-Longley pick-and-roll'leri. Smits, Jordan'a doğru geldi, ona engel teşkil etti ve başka yollara sevk etti. Bir tanesini smaçla bitirdi. Diğerlerinde faul aldı. Jordan son çeyrekte 7'de 5 attı.

Phil Jackson, Harper'ı Kerr'ün yerine, Rodman'ı da Indiana hücumlarında ortada kalan topları kapması için Kukoc'un yerine oyuna aldı. Bulls son bir kez daha Indiana hücumunu boğdu. Miller, 2.15 kala 24 saniye biterken köşeden attığı üçlüğe dek son çeyrekte şut kullanamamıştı. Rodman bu şutu blokladı. Miller başka şut atamadı.

1.59 kala Pippen, switch'in gecikmesinden yararlanarak Antonio Davis'in üstünden isabeti buldu -- Davis orada altıncı faulü aldı ve Chicago 87-83 öne geçti.

Pippen serbest atışı kaçırdı. Smits solda en dipteki adamdı; Jordan arkasındaydı. Jordan çemberin altına doğru Smits'i takip etti; Smits ve Dale Davis'in arasından sıçrayıp ribaundu kaptı -- Chicago'nun 21. hücum ribaundu.

Bu, Jordan'ın kariyerinde kritik anlarda imza attığı büyük işler arasında en az bilinenlerden -- muhtemelen çektiği en önemli ribaundlardan. Bulls devam eden pozisyonda sayı bulamadı, ama 24 saniyeyi yemişlerdi.

Maçı 22 hücum ribaunduyla bitirdiler, Indiana ise sadece 4. Yalnızca Jordan'ın dört tane seken top tamamlaması vardı.

Indiana'nın sonraki pozisyonunda Harper, Jackson'ın Smits'e giden pasını kesti. Indiana başka sayı bulamadı.



CHICAGO SOYUNMA ODASINDA pek fazla kutlama yoktu. Bulls tükenmiş, rahatlamış ve Pacers'tan etkilenmişti -- şimdi de finalde oynayacakları Utah Jazz'ı bekliyorlardı.

"Oynadığımız en korkunç maçtı" diyor Kerr.

Misafir soyunma odasında bazı oyuncular ağlıyordu. Mark Jackson'ın takım arkadaşları arasında dolaşıp yaptıklarının ne kadar önemli olduğunu hatırlattığını anımsıyor Pacers oyuncuları. "Gururluyduk" diyor Jackson. "Ve neredeyse memnunduk. Neredeyse Muhammed Ali kazanan ilan edilince Joe Frazier'ın hissettiklerini hayal etmek gibi. Siren çalana dek kaybedeceğimizi düşünmemiştik."

Pacers şampiyonluğu düşünmeye başlayacak kadar yaklaşmıştı.

"Utah'la oynamak hakkında iyi hislerimiz vardı" diyor McKey.

"Maç maç gidersiniz ama aklınızın bir yerinde her zaman bu vardır" diyor Dale Davis. "Eğer 20-7'nin arkasını getirebilseydik, muhtemelen yüzüğe ulaşırdık."

Bulls GM'i Jerry Krause, Pacers'ı kutlamak için geldi ama kimse konuşmak istemedi. Kurmaylardan bazıları Krause gidene dek özel bir ofiste bekledi.

Bird; oyuncular, koçlar ve görevliler hariç herkesi dışarı çıkardı. Tekrar onlarla konuşmak istiyordu. Oyunculara onlarla gurur duyduğunu ve yolculuk bittiği için üzgün olduğunu söyledi. Sesinin biraz çatallaştığını hatırlıyor oyuncular. Bazıları onu hiç böyle duygusal görmemişti. (Bird soru taleplerine cevap vermedi.)

Rose, Bird'ün kendisini oyundan alması hususunda hâlâ sinirliydi. Duş alıp derhal dışarı çıkmıştı ve otobüste yalnız başına oturmayı umuyordu. İçeri girdiğinde bir kişi vardı ve en önde oturuyordu: Bird. Rose yürümeye devam etti, Bird onu durdurdu. Rose'a, onu kenara alma kararı konusunda kendisini eleştirdiğini itiraf etti. Rose'un öfkesi dindi. "Larry'yi seviyorum" diyor.

Takımın geri kalanı sessizliği sürdürdü ve sonucu sindirdi.

"Kimse onları 7. maça zorlayacağımızı veya seriyi kazanma şansımızın olduğunu düşünmüyordu" diyor McKey. "Bizim dışımızda kimse."

(Orijinali için şuradan.)




Yorumlar