Orada Olanların Ağzından, Kobe'nin Son Maçı

 



"Kobe imza veriyor."

Bu cümle, Kobe Bryant son maçına çıkmadan evvel Staples Center koridorlarında yankılanmaya başlamıştı. Takım arkadaşları, teknik ekiptekiler ve soyunma odası görevlilerinin hepsi, emekliliğe ayrılacak olan oyuncuyu elinde markörle yakalamışken, onun elinden bir hatıra kapmak için mücadele ediyorlardı.  

O sezon boyunca Bryant, LeBron James ve Paul George gibi yıldızlar için bir imza makinesi hâline gelmişti. Peki Lakers camiası için? O biraz daha farklıydı. 

Bryant'ı onyıllardır tanıyan bu insanlar, belki 2-3 kez ondan bir şeyleri imzalamasını istemiştir. Onu darlamak istemiyorlardı. Ve Kobe'ye aynı seviyede olmadıklarına inanması için bir sebep vermek istemiyorlardı (doğru olsa bile).

13 Nisan 2016'da işler farklıydı. Artık yargılama veya ürkütme yoktu. Sadece eski usül bir imza seansı -- ama soyunma odasında gerçekleşen türden.

Spor ayakkabılarını, formaları ve maç programlarını kapıp geldiler. Bazı soyunma odası görevlileri çıkıp, Bryant'ın o kendine has imzasını atabileceği bir şeyler --belki 40 dolarlık tişörtlerden-- satın almaya gittiler.  



"Maçtan öncesi tam bir çılgınlıktı" diye hatırlıyor, dönemin Lakers asistan koçu Mark Madsen. "Bu sizin yaptığınız bir şey değildi. Kobe'den imzasını istemiyordunuz. Ama bence herkes aslında öyle olduğunu biliyordu."

Bryant'a imzalayacak bir alan verdiğinizde, kimse ne olacağını bilemezdi -- bu son maçında da, onu çok güzel özetleyecek bir şekilde, 50 şut ve 60 sayılık bir başyapıt sunacaktı. 

O spor ayakkabısı ve formaların üstündeki mürekkep nihayetinde solacak. Peki ya Bryant'ın profesyonel sporcu olarak çıktığı son maçtan anılar? Yok olamayacak kadar acayipler.


xxx


20 yıllık kariyerinin çoğunda Bryant, çıtayı o kadar yükseğe koyan bir mükemmelik peşindeydi ki, çok az kişi o seviyeye ulaşabildi. Son maçı, 1346. maçı içinse çıtayı biraz daha aşağıya çekmişti.

"Kötü oynamak istemedim" diyordu maçın ardından.

Bu cümle biraz alçakgönüllülük içeriyordu ancak Bryant'ın Lakers'taki son sezonu göz önüne alındığında, kötü oynamamak makul bir hedef olabilirdi. Sezon sonuna doğru ilerlerken bazı maçlarda gerçekten çok kötü oynamıştı; son 11 maçın 10'unu kaybederlerken, yüzde 35 civarında şut atıyordu. 

Lakers'ın son birkaç yılda olduğu gibi playoff'a giremeyeceği ve lotaryaya kalacağı bir sezonun son maçında bir 'an' daha yaratmak için son bir maçı vardı: Yani o akşam Bryant o salona, bir daha oyuncu olarak dönemeyeceğini bilerek girecekti. 

Bryant son maçının 'normal' olacağı fikriyle kısa bir flört ettikten sonra, kaçınılmaz olana teslim oldu. Tam bir sirk olacaktı -- yani eğer o gün şampiyonluk söz konusu olsaydı, destansı bir performans, verebileceği en iyi şey olurdu.

Salona tamamen siyah bir takım elbiseyle geldi ve her adımını izleyen bir kamera sürüsüyle soyunma odasına girdi. Yalnızca 17 galibiyet alınan bir sezonun sonunda Lakers'ı yeniden zirveye taşımış, Lakers'a ve yıldızlarla dolu Los Angeles şehrine yakışır bir hadise yaratmıştı. 



Eğer Lakers'ta oynuyorsanız ve oyuna girecekseniz, Hall of Fame üyesi Shaquille O'Neal'ın devasa ayaklarının üzerinden geçmeniz gerekecek. Hakem Monty McCutchen maçı başlatacakken arkadan bir düdük sesi geldi ve döndüğünde ön sırada oturan rock yıldızı Adam Levine'i gördü. Kanye West sonunda Lakers soyunma odasına girdi. Jay-Z salonun yeraltı otoparkına gitmek için arka koridorlardan geçiyordu. 

Maçtan önce bir çift anma videosu izlediler ve Magic Johnson'ın Bryant'ı "mor ve altın rengi" taşıyan en büyük oyuncu olarak adlandırmasını dinlediler. Sonra Bryant'ın anonsunu, ardından da ilk beş şutunu kaçırmasını izlediler. 

Ama hikayesinin bu şekilde sonlanmasına izin vermeyecekti.

"Sadece mirasının büyümesine biraz daha yardımcı oldu" diyecekti Madsen, sonradan olacaklar hakkında.


xxx


Maç başlamadan önce, uzun yıllardır Lakers'ın genel menajerliğini yapan Mitch Kupchak, soyunma odasına giden tünelde duruyordu. O zamanlar takım için top hakimiyeti analizi yapan ve sonradan asistan koçluğa getirilen Clay Moser'a, ona göre takım Bryant'ı doğru şekilde uğurlayabilir mi, Kobe 30 sayı atabilir mi diye sordu.

"'O hâlâ Kobe'" diye yanıt verdiğini hatırlıyor Moser. "'Evet, 30 sayı atabilir', ve sonra bu konuşmayı onluk artışlarla yaptık."  

30 sayı, Lakers ve Bryant'ın takım arkadaşları için gayrı-resmi bir hedef, hâlâ gerçekçi denebilecek, değerli bir uğurlama şekliydi. Organizasyon ve soyunma odasındaki çalışanlar çok fazla şey beklememeleri gerektiğini biliyordu. Bryant'ın neyle karşı karşıya olduğunu biliyorlardı. 

Son sezonu boyunca Bryant, nadiren antrenmanlara veya şut idmanına katıldı. Takım sık sık, salona gelene dek 37 yaşındaki oyuncunun o gün oynayıp oynamayacağını bilmiyordu. Bryant zaten kendisini etraftan soyutlamayı seven biri olarak bilindiği için onu maça hazır hâle getirme işi yorucuydu ve saatler alabiliyordu. 

Yani evet, 30 sayı harika bir başarı olurdu. Ama o akşam farklıydı: Enerji, duygular ve bahisler Bryant'ın zamanda geriye yolculuk etmesine yardım etti ve kenarda oturan iki ufak kızına en büyük performanslarını Youtube'dan açmalarına gerek kalmadan gösterme fırsatı elde etti.  

"Kobe'nin tüm kendine has hareketlerini görebiliyorduk" diyor NBA süperfanı Jimmy Goldstein. "O akşam ondan 40 sayı bekliyordum. 50'ye ulaştığında şaşırmıştım. 60'a gelince inanamadım." 

Bryant maçı ânın içinde olmak ve işlerin ne kadar çılgınlaştığını fark etmek arasında 'sabit bir dans' olarak nitelendirdi. Farkına varmamış olabilir ancak bu, salondaki birçok kişiyle paylaştığı bir bağdı. 

Hakem masasında NBA iletişim departmanı başkan yardımcısı Tim Frank ve Lakers Halkla İlişkiler direktörü John Black gördüklerine gülmekten kendilerini alamıyordu. 

"Her isabet bulduğunda daha da komik hâle geldi" diyor Frank. "Tam onluk bir şeydi." 

Sahada McCutchen her zamanki şeyi yapmak, oyunda kalmak ve tanık olduğu şeye kendisini kaptırmamak için bir hakem olarak eğitimine güveniyordu. Görevi bu maçtan birkaç hafta önce almıştı ve Bryant'ın son maçında onunla birlikte sahada olacağının farkına yavaş yavaş varmıştı. 

"Kafamdan attığım en büyük şey, ligin güvenini boşa çıkarmış olma düşüncesi ve lig tarihinin en ufuk açıcı oyuncularından birinin mirasıydı" diyor, şu anda NBA'in antrenman ve gelişim departmanının başı olan McCutchen. 



Maça 5'te 0 ile başladıktan sonra Kobe son dört dakikada 15 sayı atarak ilk çeyreği sıcak bitirdi. Çizgiye birkaç ziyaretin ardından 22 oldu ve 30 sayı hedefine daha da yaklaşmış oldu. 

Üçüncü çeyrekte Lakers 10 farkla gerideyken Kobe 30 sayıdaydı ve dördüncü çeyreğin başlarında 12 farkla geridelerken bir üçlükle 40 sayıya ulaştı. Başka bir üçlük ve bir de orta mesafeyle 45'e ulaştı ancak bitime üç dakikadan biraz daha fazla varken Lakers 10 sayı gerideydi ve kazanma takıntılı Bryant için işler pek iyi gitmiyordu. 

Ve bir şeyler oldu.

"'The Natural' filmi gibiydi" diyor McCutchen, "bilirsin, son vuruşta oraya gidip... sayıyı yapmak gibi."  


xxx


Bryant'ın topu sol çaprazda, arkası dönük, Gordon Hayward'ın savunmasında almasıyla başladı. Bryant baseline'ın oradan döndü, durakladı ve savunmanın dengesini bozdu. Potanın altından süzülüp ters taraftan sayıyı buldu. Sonraki Lakers hücumunda iki serbest atışla 50 sayıya ulaştı. 

Son isabetinden 90 saniye sonra tekrar potaya gitti ve sayıyı buldu, fark 6 sayıya inmişti ve taraftar çıldırmıştı. Takım arkadaşı Julius Randle gülümsüyordu. Bryant nefes nefese kalmıştı, göğsü inip çıkıyordu. Ter damlacıkları yaşlanmış yüzüne doğru akıyordu.

Sonuç yavaş yavaş açığa çıkmaya başlıyordu.

Orta mesafeli şut? İsabetli. Uzaklardan üçlük? İsabetli. Kobe 56 sayıya ulaşırken, fark bire inmişti.

"İşte bu iş böyle yapılır" diyordu yedek pivot Tarik Black, Bryant molada kenara çökerken. 




Sonra topu tepede aldı, Randle sert (ve kesinlikle kuraldışı) bir perdeyle ona alan yarattı. Bryant, Jazz bençinin öbür tarafına doğru topu sürdü ve bir şekilde, orta mesafeli şutu yollayacak kadar yükseldi. Tekrar isabetli. Bryant göğsüne vuruyor. 

Lakers öndeydi. 59 ve 60. sayılarını serbest atış çizgisinden buldu, maçı bitirip sahadan bir galip olarak ayrıldı. 

"Sonra soyunma odasına gidip herkese 'Bakın, ben her akşam bu oyuna her şeyimi verdim. Nasıl oynadığıma ya da nasıl bıraktığıma dair hiçbir pişmanlığım olmayacak' dedi" diye anlatıyor, o zamanın Lakers koçu Byron Scott. "O çocukları her akşam sahaya böyle çıkmaya ve her maç, son maçlarıymış gibi oynamaya ikna etti. Duygusaldı. Yürekten konuşuyordu ve samimiydi. Ve hakikati dile getiriyordu." 

"Bir rüya gibiydi" demişti Bryant, sonradan. 


xxx


İlk başta formasını çıkarmak istemedi. 

Bryant basın mensuplarının karşısına terli formasıyla oturup konuştu -- 20 yıl ve o son 48 dakikayı yansıtarak. 

Çalışanlar en sonunda ona bir eşofman takımı getirdi çünkü gelirken üstünde olan siyah takım elbiseyi tekrar giyemeyecek denli yorgundu.

Bryant sahanın etrafında dolaşarak parkeyi imzaladı. Organizasyonla bağlantısı olan herkesle konuşarak zaman geçirdi. Eşi ve çocuklarıyla fotoğraflar çektirdi. Yalnızca harika bir performans ortaya koyup ortadna kaybolmuyor. Tadını da çıkarıyor.  

McCutchen'ın birçok maçla dolu olan kariyerinde yalnızca Michael Jordan'ın Madison Square Garden'daki 55 sayılık performansı, Bryant'ın vedasına rakip olabiliyor.

Faul çizgisine gittiği bir anda McCutchen, onunla bir ânı paylaşmak maçtan kısa bir süreliğine koptu ve Bryant'a, kendisine karşı davranış biçimini, samimiyetini ve yaptıklarını ne kadar takdir ettiğini söyledi. 

"Bu benim için çok önemliydi, çünkü çelik bu şekilde dövülüp ateşten geçer. Ve ateş, yalnızca iki insan da gerçek ve hakikiyse yanar." diyor McCutchen. "Ve ona söylemek için zaman ayırdım... Sanırım tam olarak şöyle söyledim: 'Aramızda geçen her şey gerçekti. Ve ben buna minnettarım.'"  

O akşam tamamen bunlarla doluydu: Anma, saha içi sihri, oyun sonrası kutlama ve bariz yorgunluk. Bu muazzam vedadaki rolünü düşünürken, oradaki herkes bir anı, bir gülümseme biriktirmişti, 

Bryant tavandan düşen konfetiler eşliğinde sahanın etrafında yürürken, uzun süredir kulüp bünyesinde çalışanlardan birine dönüp şöyle dedi: "Ne yaptım ben öyle?"

Oyuncu olarak Bryant, son bir kez tarih yazdı ve neredeyse gerçek olmayacak kadar iyi bir hikaye yazdı. 




(Orijinali için şuradan.)

Yorumlar