Sözlü Tarih: Nikola Jokic, Nasıl NBA'in En Umulmadık MVP'si Oldu?

 



Nikola Jokic asla Lamborghini kullanabilecek birisi olmadı. 

Tercih ettiği kıyafetler olan Nike eşofmanları ilk ipucu, MVP muhabbetlerinden hoşlanmaması da ikinci ipucu olabilir. Aylarca süren çabalara rağmen, Jokic bir kez bile NBA'in en büyük bireysel başarısını hak ettiğine dair bir kelam etmedi. Yine de, bu dikkate değer sezonun ardından, Sırbistan'ın Sombor kentinden gelen ve draftta ikinci turdan seçilmiş olan bu sıradışı ve beklenmedik adam, lig tarihinin en umulmadık MVP'si olmaya hazırlanıyor. 

Ancak Jokic'in 47 sayı attığı, iki uzatmada kazandıkları 19 Nisan tarihli maçtan yaklaşık iki saat evvel 'Joker' plakalı kırmızı bir Lamborghini jip, Ball Arena'da yer alan, oyunculara özel park yerine çekildi. 

İşin aslı öğrenilemedi. Gösterişten uzak bir süperyıldızın, 200.000 dolarlık bir spor arabada ne işi vardı?

"Aslında benim arabam bu" diyor, Nikola'nın abisi Strahinja Jokic. "O yalnızca sürüyor. Öyle biri değil o." 

Gizem çözülmüştü. Bu sezon bile, Jokic hâlâ aynı adam.

NBA tarihindeki en kısa yaz tatilinin ardından Jokic, sezona nadir görülen bir konsantrasyonla başladı. Takım arkadaşları sessizce onun ne kadar iyi çalıştığından bahsettiler. Diğerleri onun en üst seviyede sorumluluk alışını fark etti. Jokic 72 maçın hepsinde oynadı -- yoğun NBA programı, pandemi sırasında oynamanın zihinsel yükü ve günde birkaç kez COVID testi olmanın etkileri düşünüldüğünde, bir gurur kaynağı. Jokic bir saniye bile durmadı.

Takım arkadaşı Michael Porter Jr. şöyle diyor: "Geçen sezon ve ondan önceki sezon, o gün canı pek oynamak istemiyorsa kendisini biraz salardı. Bu sezon ise bu takımın kendi takımı olduğunu biliyor ve her akşam sahaya çıkıp MVP gibi oynuyor."

Kendini adamasının sonuçlarını almak, neredeyse on yıla mal olmuştu. Hiçbir şey birdenbire olmamıştı. Jokic, Sırbistan'da geçen çocukluğunda oyun kurucu becerilerini geliştirdi ve daha sonra hocalarını hayrete düşürdü. 2015 yılında Denver'a geldikten sonra sıradan bir kadro oyuncusundan yavaş yavaş lider karaktere dönüştü ve bunu yalnızca 26 yaşındayken yaptı.

"İnsanlar onun hâlâ genç olduğunu fark etmiyor" diyor, takım arkadaşı Will Barton. "Tüm bu sorumluluğu üstlenmek, zaman alan bir şey."

Bu yıl, büyük ihtimalle Nuggets tarihinin ilk MVP'si olacak -- aynı zamanda bu ödülü kazanmış, en alt sıradan seçilen oyuncu da olacak. Eğer 15. sıradan seçilip MVP olan Giannis Antetokounmpo ve Steve Nash bir yükseliş hikayesi idiyse Jokic, bunlardan öte bir şeydi.

İşte onu en iyi tanıyanların dilinden, bunu nasıl başardığının hikayesi. 





Jokic'in yakın çevresini ailesinin oluşturduğu söylenebilir. Çıkışına tanık olanlarla konuşunca, ona verilen desteğin ne kadar bütüncül görülebilir. Bu da, abileri Strahinja Jokic, Nemanja Jokic ve Sırbistan'da basketbol koçluğu yapan vaftiz babası Nebojsa Vagic ile başlıyor.


Strahinja: Ben ve Nemanja basketbol oynardık ama üst düzey değildik. Nikola bizim aracılığımızla basketbolu sevdi ve sonra da ne olabileceğini gördü. 

Vagic: O hep aynıydı. Her zaman öyleydi, az konuşan birisi değildi ama sessizdi... Küçükken daha çok dinleyiciydi ama şimdi artık 'Joker' gibi. Pek konuşmaz ama ne zaman konuşsa size mantıklı gelir. Ne demek istediğini anlıyorsan tabii.




Vagic'e göre, Sombor'da geçen çocukluğunda, Jokic'in istediği tek şey rekabet etmekmiş.


Vagic: Futbol, masa tenisi, voleybol... Adını siz koyun, hepsini oynar. Bilardoda iyi değildir. İyiden de ötesidir. Benimle ve kardeşleriyle ayak tenisi oynamayı da çok sever. Belki 1 metre civarındaki bir file var. Hep ayak tenisi oynamak istiyor. Ona gerçekten bağımlı. 


2012'nin kasım ayında, Jokic'in (ufak bir kulüp olan) Vojvodina'da ortaya koyduğu rakamlar, Mega Vizura'nın sahibi ve aynı zamanda önde gelen bir menajer olan Misko Raznatovic'in dikkatini çekti. Raznatovic, onu hiç izlememiş olmasına rağmen, menajerliğini üstlenmek istedi. Kariyerinde ilk kez, hiç görmediği bir oyuncun peşinden koşuyordu.


Raznatovic: Spor gazetesinde genç liglerinden bazı haberler okumuştum. Aralarından bir tanesinin iki hafta üst üste acayip istatistikler ortaya koyduğunu fark ettim. Ona gidip bakmaya karar verdim. Daha önce hiç yapmadığım bir şey. Normalde rapor gelir, ekibimden birisi gidip izler, fikrini verir, onun üstüne ben de olumlu ya da olumsuz görüş bildirip harekete geçerim. Bu kez hiçbiri yoktu. Kimse ne olduğunu bilmiyordu. Ben bile, hiçbir şey bilmiyordum.

Strahinja: Kararımızı verdiğimizde, Misko'dan önce birkaç teklif daha gelmiş durumdaydı.


Nikola, Mega'ya transfer olup Belgrad'a taşındığında Strahinja da her şeyi bırakıp onunla birlikte gitti. Abisi onun yeteneklerini fark etmişti ama aynı zamanda kimsenin onu kullanmasını istemiyordu. Oraya hem bir koruyucu, hem de kardeş olarak gitmişti. 


Raznatovic: Bu söyleyeceğim şey çok önemli. Nikola, Belgrad'a geldiğinde 17.5 yaşındaydı ve daha çocuktu. Strahinja onunla birlikte yaşamak ve ona destek olmak için tüm hayatını değiştirdi. Birdenbire daha iyi oyuncularla çok idman yapar oldu, daha sert idmanlara çıkmaya başladı. Fiziksel ve mental olarak buna hazır durumda değildi. İlk kez büyük şehre geliyordu. 

Vagic: Strahinja, onun kariyerinin lokomotifi oldu. Nikola çok gençti ve hassastı, çünkü dünyayı bilmiyordu, sokakları tanımıyordu. Ama Strahinja biliyordu. Zor anlarda ortaya çıkıyordu ve Nikola da onu takip ediyordu. Bazen idmanlar Nikola'ya zor gelirdi. Bu konuda şakalar duyardık. Strahinja, Nikola'yı çalışmaya zorlamak istediğinde her zaman onu kenara çeker ve "Nikola, bir dakika bakar mısın? Bir şey söylemek istiyorum" diye lafa girerdi. Nikola her zaman konunun ne olduğunu anlardı. 




Mega'da koç Dejan Milojevic, Jokic'in benzersiz yeteneklerini hemen fark etti. Gördüğü şey, iri-yarı bir adamın vücuduna hapsolmuş bir oyun kurucuydu. Gelişimini sınırlamak yerine, Milojevic pozisyonel bakış açısına bağlı kalmadan onunla deneyler yaptı. Onu geçiş hücumlarında oyun kurucu rolünü benimsemeye ve genelde uzunların kullanılmadığı, pick-and-roll'lerde topu kontrol eden adam olarak oynamaya teşvik etti. Bu ortam, Strahinja'nın desteğiyle birleştiğinde, Jokic'e gelişmek için uygun şartları sundu. 


Milojevic: Bir oyuncuya öğretemeyeceğiniz bazı özelliklere sahipti... Öncelikle elinizde, basketbolu, basketbol oynamayı seven birisi var. Sadece profesyonel olarak oynamakla kalmıyor, basketbolu bir oyun olarak da seviyor. İçindeki o neşeyi hâlâ koruduğunu görmek beni sevindiriyor. Hâlâ basketbol oynayan bir çocuk gibi. Bir çocuk gibi oynuyor, bir profesyonel gibi değil. 

Strahinja: Dejan da benim gördüğümü görüyordu. Çok iyi bir oyuncu olabilirdi, o an tam olarak bunu kestiremiyorsun tabii. Benim yeteneğim de, olan-biteni o anda fark etmek. 

Milojevic: Nikola o zamanlar bile oyunu değiştirebiliyordu. Bir koç olarak, oyunu her zaman sahip olduğum oyunculara göre kurarım. Ama Nikola farklıydı. Onunla farklı, olağandışı şeyler yapmayı seviyordum çünkü bunu becerebiliyordu.



2014 yılında Raznatovic, Jokic'in adını geçici olarak draft listesinden çekmişti. Ancak birden fazla takımdan haber aldıktan sonra ismini orada tutmaya karar verdi.


Raznatovic: Evet, o gün arayan birkaç takım vardı... Bir tanesi de Nuggets genel menajeri Arturas Karnisovas'tı. O anda hangi sıra olacağı çok mühim değildi. Draft edilmesine çok sevinmiştik. Bu kadar büyük beklentilerimiz yoktu.

Milojevic: Dürüst olmak gerekirse, NBA'den insanları Nikola'nın oraya ait bir oyuncu olduğu konusunda ikna etmekle ilgili sorun yaşamıştık -- özellikle de pivot olmasıyla alakalı. Sürekli onun bir pivot olduğuyla ilgili konuşuyordum. Evet, pek alışıldık bir pivot değil ama asıl pozisyonu orası. NBA'den insanlar bunu görmekte zorlandı. Ona daha çok bir 4 numara gözüyle baktılar ama benim de bunu söylerken sebeplerim vardı... Pivot oynarken daha iyi savunma yapabilir ve muhtemelen pick-and-roll'ü dünyada en iyi oynayanlardan biri. 




2014 Draftı'nda Nuggets onu 41. sıradan seçtiğinde, artık herkesin bildiği gibi, uyumaktaydı. Nuggets başkanı Tim Connelly bunun bazı versiyonlarını defalarca kez söyledi: Eğer MVP potansiyeline sahip olduğu düşünülüyor olsaydı, Jokic o drafttaki üçüncü seçimleri ve Nurkic'ten sonra seçtikleri ikinci Balkan kökenli uzun olmazdı. Connelly, şimdi bunların çoğunun şans eseri olduğunu söylüyor.

2014 yılının temmuz ayının sonlarında Karnisovas ve Nuggets oyuncu tarama direktörü Jim Clibanoff, Jokic ve kardeşlerinin birlikte çalıştığı, P-3 isimli, oyuncu hareketlerini inceleyip analiz eden veri odaklı spor salonuna gittiler. Karnisovas, Jokic'in kardeşleriyle ilk kez uzun zaman geçirmişti ve o zaman, Jokic'in Mega'da bir sezon daha kalması fikri ortaya çıktı.


Karnisovas: Harika bir çocuk, harika bir aile ve destek sistemi. Onunla ilgili tüm sorunlar fizikseldi, yani daha güçlü ve hızlı olması anlamında. Harika bir atlet değildi ama uzun, yüksek basketbol zekalı ve oyunu hissedebilen biriydi; vücut dengesi muazzamdı.

Clibanoff: Gidip onlarla biraz vakit geçirmem istendi. Arturas bana şöyle dedi: "Onlar Balkanlı, senin mizah duygunu anlamayabilirler. Sesinizi ayarlayın, dikkatli olun, yavaşça yürüyün." Ve 30 dakika içinde onlarla muhabbete başlamış, markete girmiş, iyi anlaşmış ve fotoğraf çektirip Arturas'a yollamıştım. 

Kaldıkları yere gittik, orada bahçeye çıkıp yemek yedik; hayat ve ailelerimiz hakkında konuştuk. Bir akşam Balkan aile değerlerini öğreniyordum. 20 yıllık arkadaşlarınızla oturup Amerikan toplumu ve kültürü hakkında konuşabilirsiniz ama bu iki adamın küçük kardeşlerini kanatları altına almalarını görmek, gerçekten ufuk açıcıydı. 

 




Clibanoff ve Nuggets'ın Avrupa scout'u Rafael Juc, Adriyatik Ligi MVP'si seçildiği 2014 sezonu için Sırbistan'a döndüğünde Jokic ile temas hâlinde kaldı. Denver'a dönünce Connelly ve ekibi, Jokic'in ortaya çıkışını uzaktan izledi. Avrupa'daki son sezonunun başlarında, ikinci turdan seçtikleri bu çocuğun, beklentileri aşma şansı olduğu görülüyordu. 


Clibanoff: Bir maçtan önce Nikola ve kardeşleriyle beraber oturduğumuzu hatırlıyorum, şöyle demiştim: "Kendin ol. Sadece kişiliğinin parıldamasına izin ver." Bence Nikola'nın harika biri olmasının bir nedeni de bu, çünkü olmadığı biri gibi davranmıyor. 

Will Barton: 2015'te kampa katılmasını ve çok mutlu olduğunu hatırlıyorum. Takımdan birisi olduğu için sevinçliydi. Hâlâ bir çocuk gibiydi geldiğinde; etrafta koşuşturuyor, hep gülüyor ve şakalar yapıyordu. Her zaman pozitifti. 




Nuggets, Jokic'i oynatmak için acele etmedi. Hâlâ NBA'e adapte olmaya çalışırken, bir yandan da form tutmak için uğraşıyordu. Yine de Nurkic'in sakatlığı sebebiyle ona fırsat doğdu ve çaylak sezonunda 55 maça ilk 5 çıktı. Sezon sonunda farklı kadrolar denemek ve bir kimlik oluşturmak amacıyla bu ikilinin birlikte oynadığı da oldu. Yeni sezona 3 mağlubiyet-5 galibiyet gibi bir dereceyle başlamak, Nuggets tarihindeki kırılma anlarından birine yol açtı. Jokic, koç Michael Malone'a gitti ve kenardan gelmek istediğini söyledi. 


Malone: Nikola'nın canı sıkkındı, Nurkic ile iyi bir ikili olmadığını düşünüyordu ama daha da önemlisi, takıma yardımı dokunmuyordu. Mesele sadece Nikola ve Nurk değildi. Daha çok, takıma yardım etmekle alakalıydı. Ve Nikola ile alakalı sevdiğiniz şey de bu. Mevzu asla kendisi değil. O sırada bir MVP olma yolunda ilerliyordu. Ama o anda tutup "Beni kenardan oyuna sok, başkası maça başlasın, bırak ben oyunumu oynayayım" dedi. Kısa süre sonra Nikola'yı ilk 5 pivotumuz yapmaya karar verdik ve sonrasında da hiç arkamıza bakmadık.  


15 Aralık 2016 tarihinde, korkunç bir deplasman turunun ardından Malone, Jokic'i ilk 5'e alıp Nurkic'i kenara çekme kararını aldı. O sezon Nuggets, ligin en iyi dördüncü hücumuna sahipti. O zamandan beri bu istatistikte yedinci sıradan aşağı düşmediler. Malone, Jokic'in oyuna karşı özverili, benzersiz yaklaşımını fark etti ve bu yükselişteki süperyıldızın, arkadaşlarını nasıl daha iyi oyuncu hâline getirdiğinden tekrar tekrar bahsetti. 


Barton: Hepsi aşama aşama oldu... Önce bu oyunu oynayabildiğini gösterdi ve ben de "Vay, bir şeyler yapabiliyor. Süre alabilir" dedim. Sonra olay "Bu adam iyi, ilk 5 başlayabilir"e ilerledi. Ardından "Abi, bu adam, takımın lideri olabilir; hattâ All-Star da olabilir" seviyesine geldi. Sonra All-Star oldu zaten. Artık tepkim "O şimdi bir süperyıldız..."a geldi. Hiçbir aşamayı es geçmedi. 

Paul Millsap: 2017 yılında buraya gelmemde büyük etkisi oldu. Bana yardım etti; kendisinin, Jamal'ın ve diğer çocukların yeteneklerinin farkındaydı. Bunun bir parçası olmak istedim. 




Millsap'in ilk sezonunun sonunda Nuggets, normal sezonun final mahiyetindeki son maçında Minnesota'ya yenildi ve playofflar'a kalamadı -- kazanan Wolves ise tam 13 sezon sonra playoff yüzü görüyordu. Eve dönme ihtimalinin baskısının hissedildiği maçta Jokic 35 sayı-10 ribaund ile oynadı ve kulübü yönetenlere, inşa ettikleri şeyin merkezi olması konusunda güvence sundu. Jokic sonraki sezon ilk kez All-Star seçildi ve ardından birkaç ay sonra ilk playoff serisi için San Antonio karşısına çıktı. O sezon, MVP oylamasında dördüncü sırayı aldı. Ardından başka bir All-Star seçilimi ve 'Bubble'daki sihirli playoff macerası. Hızlı geri dönüşe aldırmayan Jokic, sezona her zamankinden daha aç girdi. 


Barton: Soyunma odasında sessizce birbirimizle konuşuyorduk -- sezon boyunca en çok efor gösterdiği gündü. Her gün antrenman sahasındadır. Tatil günü, arka arkaya maç oynanan günler, hiç fark etmez. Bir gün bile dinlenmez ve sonra bir bakmışsınız, sahada döktürüyor.

Austin Rivers: Ben bir potaya şut atıyordum, sonra o da geldi yandaki potada şut çalışmaya başladı. Bu çok normal bir şey gibi görünüyor, ama bir de başka yerlerde nasıl olduğunu görmeniz gerek. Bunu umursamıyor. 'Jokic'miş gibi davranmıyor. Bu adam her şeye sahipken ve bir salak gibi davranmıyorken, ben nasıl öyle davranabilirim? Takım için bir standart oluşturur bu.    


Ona yakın olanların hepsi benzer bir sonuca vardılar: Jokic'in iyi bir oyuncu olma motivasyonu, içsel bir şey. Üç kez All-Star seçilerek, en iyimser tahminleri çoktan aştı bile. Yine de kendini küçümseyen, bir zamanlar hiç fit olmayan bir çocuğun, dünyanın en iyi basketbolcularından birine dönüştüren şey, bu motivasyon.


Strahinja: Cevap, Nikola'dır. Nikola kendini zorlar. Onun için en büyük motivasyon, kendisi. 

Raznatovic: Eğer Nikola, MVP olursa, bu tüm çocuklar için bir mesajdır. Mesela Giannis Antetokounmpo'ya bakın: O bir MVP. Ama ben MVP olamam, çünkü onun gibi koşup sıçrayamıyorum, ya da onun kadar güçlü değilim. Ben bunu yapamam, çünkü insanların yüzde 99'u farklı vücut yapısı ve atletik yeteneklere sahiptir. Ama eğer Nikola, MVP olursa herkes şöyle diyebilir: "Ben neden olmayayım ki?"   

 



Barton: Sanırım şimdilerde onu harekete geçiren şey, harika olma isteği. Nihayet bunu görüyor. Herkes ona söylüyordu ama sanırım artık o da görüyor. Bence sadece takıma değil, lider oyuncu olarak kulübe karşı da büyük bir sorumluluğu olduğunun farkında. Ayrıca ülkesinde de çok önemli biri hâline geldi, onu izliyorlar; o da bu insanları hayal kırıklığına uğratmama peşinde.

Millsap: Bunu gösterse de göstermese de, söylese de söylemese de, yürekten bir rekabetçi... Kazanmak istiyor, hem de büyük şeyler kazanmak istiyor.

Barton: Diyeceğim şu ki, şu anda bakınca gördüğüm şey, eğer en iyisi değilse bile, ligdeki en iyi oyunculardan birisi olduğu. Ve onu, katıldığı ilk kampta millete su dağıtırken görmüşlüğüm var. Oradan buralara gelmesini görmek gerçekten inanılmaz. 



(Orijinali şurada. Bu sözlü tarihin, Jokic'in MVP ilan edilmesinden iki gün önce yayınlandığını belirteyim.)

Yorumlar